20 Ekim 2016 Perşembe

"KENDİNE AİT BİR ODA" ÜZERİNDEN KADINLAR VE FEMİNİZM

         Wirginia Woolf'un 1929 yılında yayınlanan bu kitabını bence her kadın okumalı. Bir arkadaşımın (kadın) bu kitabı "fazla feminizm savunucusu" bulduğu için yarım bıraktığını duyunca daha bir meraklandım. Acaba ne vardı bu kadar insanı rahatsız eden ve sahi "Feminizm" neydi tam olarak? Feminizmi savunmak kötü bir şey miydi?
         Kulaktan dolma bilgiler dışında bir şey bilmediğim bu kavramı, biraz araştırmak istedim ve geçtim internetin başına. Çok derine dalmadan benim zihnimdeki feminizm ile gerçek feminizmin arasındaki fark nedir bakmak istedim.
        Meğer ben de feministmişim:)
        Neden bilmiyorum ama toplumun bir kesiminde feminist eşittir erkek düşmanı yanılgısı var. Oysa ki gerçek hiç öyle değil. 18.yy da Fransa'da ortaya çıkan bu akım, sadece kadınlarla erkeklerin toplumsal hayatta eşit şartları olmasını savunuyor. İşin özeti yalnızca bu. Var mı buna itirazı olan? O halde sizde feministsiniz:)
        Kitabın yazıldığı yıllarda İngiltere de kadınlara seçme ve seçilme haklarının yeni verildiğini düşünürsek o dönemin toplumsal hayatı içinde kadının yeri de az çok kafamızda şekillenir ki zaten yazar buna değinmiştir. Edebiyat üzerinden yola çıkarak kadınların erkeklerden daha az yetenekli ya da daha az akıllı olmadığını, bunların cinsiyetlerden bağımsız kavramlar olduğunu vurgulamıştır.  Yaşadığımız şu yıllarda pek çok hakka (en azından yasal olarak) sahip olmasaydık emin olun bir çok "ben feminist değilim" diyen kadın en öncü feministlerden olur çıkardı:) Hayat hiç bir zaman kadınlara erkekler kadar kolay olmamıştır ama en azından yasal olarak erkeklerle eşit sayılabiliriz. Daha akıllı ya da daha güçlü olmak hiç bir cinsiyetin tekelinde değildir.
        Bu kitabı okuyun.

4 Şubat 2016 Perşembe

Tozlu Rüyalar Kitapçısı



Cynthıa Swanson'un ilk kitabı olan Tozlu Rüyalar Kitapçısı Martı Yayınlarından çıktı. Kitabın ismi ve kapağı beni hemen cezbetti açıkçası sırf bunun için aldım hakkında hiçbir fikrim olmadan. İyi ki almışım ve okumuşum çooook sevdim. 

Kitabın baş karakteri Kitty'nin öğretmenliği bırakıp en yakın arkadaşı ile birlikte bir kitabevi açması sanki benim hayallerimin bir fotoğrafıydı.

Sayfa 32 de öğretmenlik mesleğinden bahsederken; "Ve tabii bir de aileler vardı...Ah aileler!" cümlesi ve sayfa 33'de ki bir veli ile tartışması anlatırken; "Neden bu kadar net bir durum için kendimi savunmak zorundayım ki?" ile "Enkaz gibiydim. Dürüst olmak gerekirse, bu olayı atlatmam birkaç hafta sürdü. Zamanla kendimi suçlamaya başladım." sanki benim dilimden dökülmüş gibiydi. İnstagramdan takip edenler bilirler bende birkaç hafta önce tatsız bir olay yaşadım ve bu gibi cümleleri kurdum. :) Normalde kitaplarda kendimden bir şeyler aramam ama tam da benzer duygular içindeyken bu satırları okuyunca kitaba hemen bağlandım zaten. Tabii ki kitabın konusu bunlar değil ama siz kitaptan ne çıkarırsanız kitap sizin için odur. yanılıyor muyum? :)

Neyse çok uzattım son birkaç şey daha ekleyip bitireyim. Kitabın sonu beni biraz şaşırttı. Ben Kitty'nin kitabevi işleten bekar hayatını daha çok sevdim. Okuyanlar ne demek istediğimi anlayacaktır çok fazla spoiler vermeyeyim :) Çok tatlı bir pembe. Hızlı okunan gayet akıcı bir kitap. Hiç sıkılmadım. Eğer başta bahsettiğim noktalardan beni yakalamasaydı da bu kadar çok severmiydim bilmiyorum ama tavsiye ederim.

ve şu cümle; "Steyşın araba kullanan evli ve çocuklu arkadaşlarımıza bakınca, o tuzağa iyi ki düşmedik diye şükür ediyorduk." :)
 Bence çok tatlı bir kitaptı:) 
Puanım 4/5

30 Ocak 2016 Cumartesi

Merhaba dostlar, size bu ay instagram da düzenlediğimiz "kitap günü" etkinliği kapsamında gelen kitaplarımla tekrar merhaba demek istedim :) instagram kullanıcı adım; @birduyguu